Babam öğretmen olmamı istemişti. Aslına bakarsanız bu istek onun kendine dair hayaliydi. Birçok velinin çocuğunda kendi hayallerini gerçekleştirmek istemesi gibi. Babamın da isteği aynıydı. Gerçekleştiremediği hayallerini benimle gerçekleştirmeyi benim başarımla avunmayı istiyordu. Oysa bilmiyordu ki onun bu isteği beni ne kadar mutlu edebilirdi?
Bugün mesleğini severek yapan bir öğretmenim. Lakin yine de içimde bir uktedir; benim hayallerim benim hedeflerim . Bu benim başarım demek isteyip de diyemediklerim...
Eğim ve öğretim hayatında hep bir başarı ya da başarısızlık kavramıyla yükleniriz çocuklarımıza . Baksana Hasan ağabeyin çocuğu tıp fakültesini kazanmış, bizimkisi de aylak aylak dolaşıyor. Küçüğü de geçen yıl TEOG da dereceye girmişti. Benim çocuğu meslek lisesine ancak yazdırabildik. Bizim çocuklar okumaz azizim. Başarısız bunlar , tıpkı babaları gibi....
Tanıdık geldi değil mi? Bunlar birçok ailede her daim konuşulan konular. Peki başarı nedir diye sorguladık mı hiç ? Ya da kime göre neye göre başarı? Nasıl insanlar bu başarılı olanlar ? Onlar neyi yapıyor neden uzak duruyor? Başarılı insanlar hayatta doktor, mühendis mi olur? Ya da okumayan, hep çöpçü , simitçi mi ? Mesleğini severek yapan çöpçü , simitçi olunamaz mı?
Sabahın erken saatlerinde uykumun arasında sokaklarda işini ciddiyetle yapan çöpçüler görüyorum.Evine helalinden ekmek parası götürmek için var gücüyle çalışan. İşini severek yapan simitçi mi? Onu sorarsanız , ben onu ilkokul üçte tanıdım. Simitçi Dursun ağabeyimiz vardı o yıllarda. Sıcak simit diye bağırışından , simit sepetini taşıyışından, tok da olsanız simit alıp yeme isteği uyandırırdı sizde. Eminim ona anne babası simitçi ol ! dememiştir. Belki onun da bir simit dükkanı vardır. Şehrin pahalı semtlerinde açılanlardan...
Başarı dediğimiz kavram insanın kendi koyduğu hedefe , hayallerine ulaşmasıdır. Kişi doktor olmayı hayal etmişse, mühendis olması başarı değildir. Ya da kuaför olmayı hayal etmiş ve hedeflemişse, veteriner olması başarı olarak addedilemez. Başkalarının koyduğu hedeflere ulaşmak insanı mutlu etmez. Asıl başarı insanın kendi potansiyeli çerçevesinde, hedeflerine ulaşmasıdır. Para insanı her daim mutlu etmez. Her daim çevrenizde rastlamanız mümkündür; Yaptığı işi çok para kazanmasına rağmen sevmeyen insanları.
Başarı pastamızın %90 lık en büyük dilimi duygulara aittir. Bir hayaliniz ve o hayale dair bir hedefiniz varsa ve hedefinize dair olumlu duygulara sahipseniz, başarınızın %90 ı tamamdır. Hedeflerinize dair olumsuz duygular varsa bu duygular başarınızı olumsuz yönde etkileyecektir.Hayallerinize dair başarınızı etkiyen faktörlerden biri de eğitim sisteminin çocuklarımıza dayattığı okullardır. Bambaşka hayalleri olmasına rağmen sırf girdiği sınavda istediği puanı alamamış olmasından dolayı meslek lisesine gelmiş , hiç yapmayı düşünmediği meslekle ilgili senelerce eğitim almış çocuklarımız... Suçlu kim nerede ? Ya da bunun vebali hangi omzun üzerine?
Peki sınavlar ne olacak dediğinizi duyar gibiyim? Bizim çocuklar zaten ders çalışmıyor ki ! Bir elinde tv kumandası diğer elinde cep telefonu ne yapacağız biz?
Her öğrencinin öğrenme stilleri farklı olduğu için motivasyon düzeyi yani başarıya dair olumlu düşüncesi de farklıdır. Yaşadığımız çağ görsel bir çağdır. Her türlü öğrenme görsellik üzerine dizayn edilmiştir. Bekarlık yıllarınızda yemek yapmayı öğrendiğiniz kitapların yerini dahi, yemek tarifi veren görsel videolar almıştır. Bu ortamda çocuklarımızın zararlı alışkanlıklar olarak nitelendirdiğimiz 3T yani telefon, tablet televizyon ile haşır neşir olması kaçınılmazdır. Önemli olan bu görsel medya araçlarıyla ilişkinin süresi ve niteliğidir.
Yapılan araştırmalar göstermektedir ki çocuklarımız 3T ile vakit geçirmekten aşırı haz almaktadır. Konuyu telefonlar bağlamında ele alacak olursak bunun nedeni dopamin yani mutluluk hormonudur. Dopamin beyinde salgılanan kişiye mutluluk veren durumlarda salgılanıp beyin hücreleri arasında iletişimi sağlayan bir hormondur.Kişi akıllı telefondan her bildirim aldığında dopamin salgısı bir miktar artmakta ve beyin gelenin ne olduğunu öğrenmesi konusunda sahibini zorlamaktadır. Bu da zamanla bağımlılığa yol açmaktadır.
Beyni olan tüm canlılar bağımlılığa yatkındır.Bunun nedeni; yaşamımızı sürdürmemizi sağlayan ödül- ceza sisteminin dışarıdan suistimal edilmesidir. Bağımlılığa sebep olan etmenlerden bir diğeri de kendini gerçekleştirme ve haz alma isteğidir. Gerek çevre gerekse aile baskısından benliklerini ve özsaygılarını oluşturamamış ,hayallerini hedeflerini ertelemiş, hatta öldürmüş bireyler, olmak istedikleri kişiliklerini ideallerindeki benleri , hayallerini ve hedeflerini sanal ortamda gerçekleştirerek mutlu olmaya çalışmakta, Sanal bir dünyanın içinde rüyaya dalmaktadırlar.
Bu bağlamda bizlere düşen görev , evlatlarımızı kendi duyguları, düşünceleri, hayalleri, hedefleri olan bir birey olarak kabul ederek, kendilerini gerçekleştirmeleri için olumlu yönde desteklemek, Özbenlerini ve özsaygılarını sağlamaktır. Başarı, mutluluk ve 3T bağımlılığından kurtulmak hayallerini gerçekleştirmeleri için evlatlarına destek olan ailelerle mümkündür.Asla unutmamız gereken bir gerçek şudur ki; evren boşluk kabul etmez. Evlatlarımız için eksik bıraktığımız sevgi, huzur ve olumlu desteğin farkındalığınızın artmasıyla birlikte aile ortamında sağlanması dileklerimle...
Başarı ve Dopamininiz daim olsun . Sizin ve aileniz için... Sevgiyle...
Rıza CEYLAN - NLP Master Practitioner / Eğitim Koçu
Finans365.com
NOT: BU MAKALENİN İZİNSİZ, AKTİF LİNK VERİLMEDEN, BİR BÖLÜMÜNÜN ALINMASI VEYA TAMAMININ KOPYANIP KULLANILMASI DURUMUNDA HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATILACAKTIR.
YORUMLAR