Faruk Gürbüz

Faruk Gürbüz

31 Ekim 2023 Salı

Ereğli Demir Çelik Hissesi Neden Yükselmiyor? HRC Fiyatlarının Düşük Olması Tek Sebep mi?

Ereğli Demir Çelik Hissesi Neden Yükselmiyor? HRC Fiyatlarının Düşük Olması Tek Sebep mi?
1

BEĞENDİM

ABONE OL

2023 senesinde borsada rekor üzerine rekorlar kırılırken Ereğli Demir Çelik (Eregl) hisseleri diğer BİST30 hisselerinin sergilediği performansı sergileyemedi ve çok ucuz kaldı. Daha önceki senelerde verdiği temettüler ile yatırımcıların ilgisini üzerine çeken hisse 2023 senesinde temettü ödemesi yapmayacağını açıklamıştı. Hem temettü ödemeyecek olması hem de ArcelorMittal’in yaptığı büyük satışlar ile hisse fiyatları geri geldi.

Ereğli Demir Çelik yatırımcıları borsanın ralli yaptığı 2023 senesinde bu ralliden nasiplenemedi. Enflasyonu da göz önüne aldığımızda temettü ödemesi de alamamış olan Ereğli Demir Çelik yatırımcısı bir hayli zararda.

Şirketin son 2 çeyrektir açıkladığı bilançolarda zarar açıklamış olması yatırımcıların şirkete ve hisseye olan inancını kırmış durumda. Bilançoların düzelmesi için HRC fiyatlarının yükselişe geçmesini bekleyen yatırımcıların bir diğer beklentisi de Ereğli’nin bulmuş olduğu madenin bir an önce çıkarılıp bilançolara yansıması.

ÇİN BÜYÜK ETKEN

Ereğli Demir Çelik için yaptığı iş kolu nedeniyle en büyük faktör Çin devleti. Sektördeki hakim konumu nedeniyle Çin’in HRC fiyatlarının belirleyici olması Ereğli Demir Çelik’in önündeki en büyük engel. Yatırımcının gözü kulağı HRC fiyatlarında. Şu an düşüş sonrası yataya bağlayan HRC fiyatlarının yükselmesini dört gözle bekleyen yatırımcı bu sürecin uzamasından ve şirketin bilançolarının düzelmeyeceğinden korkuyor.

YENİ BULUNAN MADENDEKİ REZERV ŞİRKETE CAN SUYU OLUR MU?

Şirket tarafından KAP’a yapılan açıklamada bulunan rezervin büyüklüğü göz kamaştırmıştı. Bulunan rezervin ne zaman çıkarılıp işleneceğini merak eden yatırımcıların bir süre daha sabırla beklemeleri gerektiğini belirten uzmanlar bilançodaki düzelmenin 2024 ün ikinci çeyreğini bulabileceğini belirtiyorlar.

 

Devamını Oku

Öğrencilere vergisiz telefon, bilgisayar satışı hangi hisselere olumlu yansır?

Öğrencilere vergisiz telefon, bilgisayar satışı hangi hisselere olumlu yansır?
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öğrencilere vergisiz telefon, bilgisayar satışı hakkında, “Gençlerimize bir defaya mahsus olmak üzere cep telefonu ve bilgisayar ediniminde vergi muafiyeti sağlayacağız, ayrıca aylık 10 GB ücretsiz internet vereceğiz.” sözlerini kullanmıştı. Peki bu uygulama hangi hisselere pozitif katkı sağlar? Detaylar haberimizin devamında.

ÖĞRENCİLERE VERGİSİZ CEP TELEFONU ŞARTLARI NELER?

Cep telefonunda vergi muafiyetinden üniversite öğrencileri yararlanacak. Düzenleme bir defaya mahsus olarak gerçekleştirilecek. Üniversitelerin önlisans ve lisans bölümlerinde eğitim alan öğrenciler vergisiz cep telefonundan yararlanabilecek.

14 Mayıs seçimleri öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti seçim beyannamesini açıklamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı açıklamada “Gençlerimize bir defaya mahsus olmak üzere cep telefonu ve bilgisayar ediniminde vergi muafiyeti sağlayacağız, ayrıca aylık 10 GB ücretsiz internet vereceğiz.” ifadelerini kullanmıştı.

Üniversitelerin önlisans ve lisans bölümlerinde eğitim alan öğrenciler vergi ödemeden telefon satın alabilecek.

Türkiye’de yedi milyona yakın üniversite öğrencisi var.

Öğrencilere vergisiz telefon, bilgisayar satışı hangi hisselere olumlu yansır?

Aşağıda detaylarına yer verdiğimiz firmaların, öğrencilere vergisiz telefon, bilgisayar satışı uygulamasından hasılat, karlılık, bilanço anlamında pozitif etkileneceği öngörülmektedir.

Mobiltel İletişim Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş. (MOBTL)

Mobiltel kurulduğu 2001 senesinden bu yana, mobil telefon (GSM) pazarında distribütörlük faaliyeti yürütmektedir. Türkiye mobil telefon pazarında halen distribütörlük faaliyetlerini sürdüren şirketler içerisinde, kurumsal tecrübesi en yüksek, en köklü şirketlerden biri konumundadır. Distribütörlüğünü üstlendiği ürün grupları arasında mobil telefonların yanı sıra, tablet bilgisayarlar, mobil telefon aksesuarları, hat / kontör (sanal tl) / konuşma kartı / modem gibi telekomünikasyon operatör ürünleri gibi, sektör açısından geleneksel sayılabilecek ürünler olduğu gibi, teknolojinin gelişimine paralel olarak son yıllarda hayatımıza giren akıllı saatlerden, robot süpürgelere kadar geniş yelpazeye yayılan yenilikçi ürünler de yer almaktadır. Mobiltel, Türkiye’de mobil telefon satan bütün satış kanalları ile doğrudan ticaret yapmaktadır. Mobiltel’in dağıtımını üstlendiği markalar arasında Apple, Samsung, Xiaomi, Poco, Oppo, RealMe, Vivo, Huawei, Honor, TCL, Alcatel, Infinix, Tecno, LG, General Mobile, Reeder, Casper, Sony, Hometech, Zyxel, TPLink, ZTE, JBL, Jabra, S-Link, Soultech ve Türk Telekom gibi dünyanın ve Türkiye’nin kendi alanında önde gelen markaları yer almaktadır.

Teknosa İç ve Dış Ticaret A.Ş. (TKNSA)

Teknosa İç ve Dış Ticaret A.Ş., Sabancı Holding bünyesinde 2000 yılında kurulmuştur ve 2012 yılından bu yana BİST’te işlem görmektedir. Teknosa, “Herkes için Teknoloji” felsefesiyle her an, her yerde müşterilerinin yanında olarak teknolojiye erişimi kolaylaştırıp keyifli bir alışveriş ve deneyim ortamı sunmaktadır.

Türkiye’de tüketicileri ilk defa teknoloji marketi konseptiyle tanıştıran Teknosa, bugün geniş mağaza ağı, teknosa.com ve mobil platformlarıyla müşterisine en yakın teknoloji perakende zinciri konumundadır.

İndeks Bilgisayar Sistemleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. (INDES)

Bugün Index Grup, 200’den fazla dünya teknoloji devinin ürünlerini 8000’den fazla iş ortağı kanalıyla Türkiye’nin her noktasındaki bireysel ve kurumsal tüketicilerle buluşturan ve Bilişim Teknolojileri sektöründe 2001 yılından bu yana açık ara liderliğini sürdüren bir şirketler grubudur.

Devamını Oku

Ömer Çetin Yeter kimdir? Biyografisi

Ömer Çetin Yeter kimdir? Biyografisi
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Ömer Çetin Yeter, 12 Aralık 1998 tarihinde Erzurum’da doğdu. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimini Adana’da tamamladı. Ardından üniversite hayatına adım attı ve sırasıyla Uludağ Üniversitesi İnşaat Bölümü, Anadolu Üniversitesi Medya ve İletişim Bölümü ve Ankara Üniversitesi Elektronik Ticaret Bölümü’nde eğitim aldı.
Lise yıllarında kendini en rahat şiirlerle ifade edebildiğini keşfetti ve konuşmak yerine düşüncelerini yazmayı tercih etti. Türk şairlerini tanıdıkça şiire olan ilgisi ve merakı arttı. Bu şairlerin eserleriyle birlikte kendini geliştirdi. Adana’dan İstanbul’a taşınan genç yazar, İstanbul’da yazdığı şiirleri seslendirmeye başladı. Seslendirdiği şiirler yoğun ilgi görünce bu alanda becerilerini geliştirerek kendi stüdyosunu kurdu. ‘Şiirlerimde yaşanmış acılardan, duyguların gücünden ve insanların hayatındaki izlerden parçalar aktarmayı amaçlıyorum. Her şair gibi okuyucularımı derinden etkilemek en büyük arzum.’ diyen genç yazar, 2022 yılında ilk şiir albümü olan “Firak”ı yayınladı. 2023’te “Visal” adlı ikinci şiir albümünü de yayınladı. Her iki albümü de sosyal medyada büyük ilgi gördü ve takipçi kitlesi hızla arttı. Şimdi ise bir adım ileri giderek ilk kitabını yayımlamak için çalışmalara başladı. İstanbul’da yaşayan Ömer Çetin Yeter, şairlik ve seslendirme alanlarında kendini geliştirmeye odaklanmış durumda. Şiir yazmak ve seslendirmek dışında herhangi bir işle uğraşmamaktadır. Her sanatçı gibi eserleriyle insanlara dokunmayı, duygusal bir bağ kurmayı ve düşündürmeyi hedefleyen genç yazar, bu süreçte kendi kitabını yayımlamak için heyecanla çalışmaktadır ve gelecekte daha geniş kitlelere ulaşmayı umut etmektedir.

Devamını Oku

Seçimi Recep Tayyip Erdoğan Kazanırsa Borsa ne Olur? Kemal Kılıçdaroğlu Seçimi Kazanırsa Borsa Ne Olur?

Seçimi Recep Tayyip Erdoğan Kazanırsa Borsa ne Olur? Kemal Kılıçdaroğlu Seçimi Kazanırsa Borsa Ne Olur?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

2023 seçimlerinin yapılmasına artık sayılı günler kaldı. 14 Mayıs Pazar günü yapılacak olan seçimin sonuçlarını borsa yatırımcısı da merakla bekliyor. Borsa yatırımcısının en çok merak ettiği konu ise seçim sonuçlarının açıklanması sonrası borsada oluşacak genel havanın durumu.

Çıkan Sonuçlara Göre Oluşabilecek Senaryolar

Recep Tayyip Erdoğan Kazanırsa:

Faiz politikalarının yine üretim destekli aşağı yönlü olacağının beklentisi, enflasyonist ortamın bir süre daha süreceği beklentisi, Katar vd. yatırımı olan ülkelerin Türkiye’deki yatırımlarını arttıracağı beklentisi, ekonomiye çözüm için ekonomi kabinesine güçlü isimlerin getirileceği beklentisi ile borsanın yeni bir ralli yapacağı borsa uzmanları tarafından bekleniyor.

Kemal Kılıçdaroğlu Kazanırsa:

Borsa yatırımcılarının kafasını en çok karıştıran ihtimal Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanması. Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendi yapmış olduğu açıklamalar ışığında borsada gerçekleşebilecek senaryolar;

  • Faizlerin yükseltilmesi. Faizlerin yükselmesi ile birlikte para banka mevduatlarına geçmeye başlar, borsa düşer, faize ilgi artar.
  • Türkiye’ye yatırım yapmış olan yatırımcılardan hesap sorulması. Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye’ye yatırım yapan firma ve ülkelerden hesap soracağını dile getirmişti. Olası böyle bir harekette mevcut yabancı yatırımcının ülkeden kaçacağı ve yenilerinin de gelmeyeceği beklentisi ile borsada aşağı yönlü sert hareket beklenir.
  • Özerklik Sözü. İktidara gelmeleri durumunda yerel yönetimlerin özerklik şartını olduğu gibi kabul edeceklerini defalarca söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun özerklik adına yapacağı girişimlerin, bu girişimler sonucu halkta oluşacak tepkilerin borsayı olumsuz yönde etkileyeceği uzmanlar tarafından dile getiriliyor.
  • ABD Başkanı Biden’ın muhalefeti destekleyeceğiz sözü: IMF’den borç para alınacak olması ve ABD’nin muhalefeti başarılı gibi göstermesi için finansal destek sağlayacak olması borsayı yukarı yönlü hareket ettireceği piyasa uzmanları tarafından dillendirilen bir diğer beklenti.

Yatırımcılar Nelere Dikkat Ediyor?

Seçimler öncesi ve sonrasında piyasalar belirsizlik ve beklenti fiyatlaması yapıyor. Sonucu tahmin edilen seçimler genelde önceden fiyatlanıyor. Seçimler sonrası en önemli beklenti ekonomi kabinesinin ve ekonomik programın açıklanması.

Daha Önceki Seçimlerde Neler Olmuştu? Borsa Seçim Öncesi ve Sonrası Süreçlerden Nasıl Etkilenmişti?

21 Ekim 1991

Belirsizlik Dönemi: Haziran ayında seçim kararı alınmasıyla birlikte 20 Ekim’deki seçimin sonucu görülene kadar borsada geri çekilme yaşandı.

Belirsizliğin Ortadan Kalkması: Seçim sonuçlarından Doğru Yol Partisi’nin hükümeti kuracağı anlaşılınca hızlı bir yükseliş başladı.

Beklentinin Sonlanması: Bu yükseliş 17 Ocak 1992’de ekonomik program açıklanana kadar devam etti.

24 Aralık 1995

Belirsizlik Dönemi: Seçim kararı alındıktan sonra borsa hızla geri çekilmeye başladı. Seçimlerden parçalı bir yapı çıkması satışların seçimden sonra da devam etmesine neden oldu.

Belirsizliğin Ortadan Kalkması: Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi’nin hükümeti kuracağının anlaşılması ile hızlı bir yükseliş başladı.

Beklentinin Sonlanması: Hükümetin kurulması ile birlikte yükseliş sonladı. 1999 seçimlerine kadar kurulan koalisyon hükümetleri nedeniyle dalgalı bir dönem geçirildi. Bu dönemde nominal olarak yükseliş olsa da bu yükselişin yüksek enflasyon etkisiyle yaşandığını göz önünde bulundurmak gerekiyor.

19 Nisan 1999

Belirsizlik Dönemi: 28 Şubat 1997 sonrası artan siyasi gerginlik ve kurulan koalisyonlar dönemi. 30 Haziran 1997-11 Ocak 1999 tarihleri arasındaki azınlık hükümeti ve Türkbank krizi

Belirsizliğin Ortadan Kalkması: Seçimlere yaklaşırken Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesiyle Türkiye’yi seçime götüren hükümetin (DSP) seçimlerden sonra hükümeti kuracağı beklentisinin kuvvetlenmesi. (Seçimlerden önce borsaya gelen güçlü alımlar)

Beklentinin Sonlanması: Hükümetin kurulması ile borsada yatay döneme geçilmesi. 1999 sonlarında IMF anlaşmaları beklentisi ile başlayan yeni ralli dönemi.

4 Kasım 2002

Belirsizlik Dönemi: Seçim öncesindeki son hükümette Başbakan’ın hastalığı, hükümetin devamının sorgulanması ve Anayasa Krizi seçim öncesi borsada zayıf seyrin devamı

Belirsizliğin Ortadan Kalkması: Seçimden Ak Parti’nin tek parti hükümeti kuracak güçte çıkması ve kurulan hükümetle IMF programının devam ettireceğinin anlaşılması ile borsada coşkulu dönem. Gelişmekte olan ülkelere yoğun sermaye akışı.

22 Temmuz 2007

Düşük Belirsizlik Dönemi: Seçim öncesi yoğun sermaye akışının devamı, iktidarın devam edeceğine olan güven ile belirsizliğin düşük olması (Borsaya seçimden önce gelen güçlü alımlar)

Beklentinin Sonlanması: Hükümetin kurulmasının ardından yatay seyir ve ardından 2008 krizi ile gelen satışlar.

12 Haziran 2011

Düşük Belirsizlik Dönemi: Seçim öncesi tahmin edilen sonuçlar, gelişmekte olan ülkelere sermaye akışının devam etmesi, seçim öncesi oluşan olumlu hava

Beklentinin Sonlanması: Seçim sonrası daha yatay görünüm. Küresel piyasalara entegre yapı. 2011 seçimleri Avrupa krizinin tam ortasına rastladı. Bütün borsalar düşerken Türkiye borsası da yabancıların üçte iki düzeyindeki hakimiyetinden dolayı geriliyordu. Kasım 2010’da başlayan gerileme bir yıl sonra Kasım 2011’de yüzde 48 vararak duruldu. Bu düşüş eğilimindeyken yapılan Haziran 2011 seçiminde borsa yüzde 22.5 geriledi.

2015 Seçimi

  • Mayıs 2013’te bol parayı geri çekeceğini açıklayan Fed’in küresel piyasalar üzerindeki negatif etkisi faiz artırımı ile devam ediyordu. Mayıs 2013 sonrası borsa için Mart 2020’de sonlanacak 7. Büyük Düşüş trendi başlamıştı.
  • Haziran 2015 seçimleri, gelişmekte olan piyasalardan rekor düzeyde büyük sermaye çıkışının yaşandığı bir dönemde yapıldı.
  • Bu etkilerle borsa seçim öncesi yüzde 2.3’lük sınırlı bir kayıp yaşadı.
  • Ancak asıl gürültü seçim sonrasında koptu. Koalisyonun çıktığı seçimin sonrasında terör olayları patladı. Seçimin yenilenmesine karar verildi. İç ve dış etkilerin birleşmesiyle seçim sonrası 3 ayda borsa yüzde 20 geriledi.
  • İlk bakışta sandık sonuçlarının borsayı kısmen etkilediği tek seçimin Haziran 2015 seçimleri olduğu söylenebilir.
  • Ama yine hatırlatayım ki, borsa zaten uzun vadeli düşüş trendi içindeydi ve seçim sonuçları bu eğilimi belki biraz hızlandırdı.

2018 Seçimi

  • Türkiye yönetim yapısı olarak başkanlık sistemine geçmiş ve Cumhurbaşkanlığı ile Meclis genel seçimini 1.5 yıl kadar erkene çekerek Haziran 2018’de yapacaktı.
  • Borsa zaten Mayıs 2013’ten beri 7. Büyük düşüş trendini içindeydi ve ilk defa çöküş dönemi bu kadar uzuyordu. Seçimin 1.5 yıl erkene çekilmesi bütün piyasalara benzer negatif etkiyi yaptı. 2018’de yaşananlar 2013’te başlayan siyasi, ekonomik ve finansal istikrarsızlığın devamı niteliğindeydi.
  • Üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Londra konuşmasıyla uluslararası sermaye yatırımı yapanlara Türkiye’de para kazandırmayacağını ilan etmesi bindi.
  • Sıcak paraya karşı takınılan tavır ve TL’ye erişimlerinin sınırlandırılması, ABD ile yaşanan rahip gerginliği de 2018 krizinin ana nedenlerini hazırladı.
  • O tarihten beri de yabancılar Türkiye piyasalarından çıkıp gidiyor. Devlet iç borçlanma senetlerindeki paylarını yüzde 23’ten yüzde 1’e, hisse senetlerinde paylarını da yüzde 66’dan yüzde 29’a düşürdüler.
  • Borsa yabancıların öncülüğündeki satışlarla 2018 seçimi öncesi ve sonrası da geriledi. 6 aylık toplam gerileme yüzde 46.5 düzeyine vardı. Bu da 1987’den sonra en büyük gerileme oldu. Sadece borsa değil, faizler de yükseldi, kurlar da sıçradı.

2023 seçimi sonrası borsada oluşacak hava merakla bekleniyor.

Devamını Oku

Dünyada su krizi derinleşirken su kaynağına sahip şirketler değerini katlıyor

Dünyada su krizi derinleşirken su kaynağına sahip şirketler değerini katlıyor
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Tüm dünyada baş gösteren kuraklık ve küresel ısınma su krizine sebep oluyor. Dünya sermaye piyasalarına yön veren zengin aileler su kaynağına sahip şirketleri satın alarak şirketleri ele geçiriyorlar. Savaşlar bundan sonra petrol ve enerji kaynakları için değil su kaynakları için olacak.

Su krizi dünyada yaygınlaşıyor. Kuraklık tehdidiyle karşı karşıya olan Türkiye de su kriziyle mücadele etmek için bir eylem planı açıkladı.

2020’de dünya çapında yaklaşık 2 milyar insan güvenli içme suyuna erişemedi ve yaklaşık 1,7 milyar kişi temel sağlık koşullarına bile sahip değildi. Her yıl 800.000’den fazla insan, güvenli olmayan içme suyu ve sanitasyon eksikliği nedeniyle hayatını kaybediyor.

UNICEF’e göre, dört milyar insan, yani dünya nüfusunun neredeyse üçte ikisi, her yıl en az bir ay şiddetli su kıtlığı yaşıyor. 2030 yılına kadar yaklaşık 700 milyon insan yoğun su kıtlığı nedeniyle göç etmek zorunda kalabilir. 2040 yılına kadar ise, dünya çapında kabaca her 4 çocuktan 1’i son derece yüksek su stresi olan bölgelerde yaşıyor olacak.

2015 yılında, Birleşmiş Milletler (BM), su kriziyle mücadeleyi Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan (Sustainable Development Goals, SDG) biri olarak ilan etti. İlan edilen SDG, “herkes için su ve sanitasyonun mevcudiyetini ve sürdürülebilir yönetimini sağlama” taahhüdünde bulunuyor. Ancak BM, su krizinin beklenenden çok daha hızlı bir şekilde yaygınlaştığını belirtiyor.

Nitekim Mart 2023’te, dünya liderleri BM 2023 Su Konferansı kapsamında New York’ta bir araya gelecek. Mart ayında konferansa katılacak olan taraflar BM’ye, özellikle jeopolitik gerilimlerin yükseldiği bir dönemde, su ve sanitasyon için uluslararası iş birliğine öncelik verilmesi talebinde bulunacak.

Düşük ve orta gelirli ülkelerin temsilcileri ise su kriziyle mücadele kapsamında finansmanın önemini vurguluyor. Örneğin Güney Afrika hükümeti, BM’ye sunduğu metinde, SDG su ve sanitasyon hedeflerine ulaşmanın yıllık maliyetinin yaklaşık 7 milyar dolar, yani ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 2,7’sine yakın olduğunu söylüyor.

Su krizi pek çok yönden tehdidi de beraberinde getiriyor. Örneğin Dünya Bankası’nın eski başkan yardımcısı İsmail Serageldin, yaklaşık 25 yıl önce 21. yüzyılın çatışmalarının petrolden çok su yüzünden olacağını yazmıştı. Nitekim su kaynaklarını paylaşan ülkeler arasındaki ilişkiler de günden güne kötüleşiyor. Mısır, Nil Nehri üzerindeki baraj inşa etme projeleri konusunda Etiyopya ile anlaşmazlık yaşıyor. Benzer şekilde İndus Nehri Havzası konusunda da Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilim devam ediyor.

Su kriziyle mücadelede acilen harekete geçilmesi, konunun barındırdığı pek çok risk dolayısıyla önem taşıyor. Economist Impact Sürdürülebilirlik Yöneticisi Martin Koehring, 2023’te su kriziyle mücadelede etkili adımların atılacağı bir yıl olacağını yazmıştı. Koehring’in öngörüsü gerçekleşecek mi zaman gösterecek ancak şimdiden umut verici gelişmeler de yaşanmaya başladı.

Küresel Şirketler Su Kaynağına Sahip Şirketleri Satın Almak İstiyor

Erikli’nin Nestle tarafından satın alınması kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştı. Global çapta yaşanan kuraklık ve su krizi nedeniyle küresel sermayeye yön veren şirketler Türkiye’de su kaynağına sahip olan şirketlerden bazılarını satın almak için yeni girişimlerde bulunuyorlar.

Kurumsal alt yapısı olan ve Borsa İstanbul’da işlem gören su kaynağına sahip şirketlerden en az birini satın almayı kafasına koyan küresel sermayenin hangi şirketi satın almak istediği konusunda çeşitli söylentiler dolaşmaya başladı.

Borsa İstanbul’da Su Kaynağına Sahip Hangi Şirketler İşlem Görüyor?

İki şirket ön plana çıkıyor. Biri Pınar Su diğeri ise Kristal Su

Neden Borsa İstanbul’da İşlem Gören Su Şirketi?

Küresel sermayenin şirketi satınalma niyetini söylemeden (ucuza getirmek için) belirli oranda bir hisseyi toplayıp daha sonra şirketi satınalma yoluna gideceği ekonomi çevrelerinde konuşuluyor.

 

Devamını Oku