0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Türkiye’nin stratejik öneme sahip güzide firmalarından olan TURK İlaç’a borsa yatırımcılarının ve sektörün merak ettiği soruları yönelttik. TURK İlaç ve Serum San. A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdür Yardımcısı Berna SEZER tüm merak edilen soruları içtenlikle cevapladı.

Türk İlaç firmasını kısaca anlatabilir misiniz?

TURK İlaç kuruluş tarihi itibarı ile 10 yıl gibi bir süreyi geride bırakmış gibi görünse de aslında 90’lı yıllardan gelen engin bir tecrübe, birikim ve inancın başarı öyküsüdür. Grup şirketlerimizin faaliyetleri bugünkü Battal Holding A.Ş Kurucusu ve sahibi Sn. Mehmet Berat Battal Bey’in 1994 yılında tıbbi sarf malzemeleri üretimi ile başlar ve ülkemizde yerli imalatı gerçekleştirilemeyen spesifik ve stratejik ürünlerin üretimlerine odaklı devam eder. Devam eden süreçte üretilen ürünlerin üretimi içinde ihtiyaç duyulan makine ve ekipman üretimleri ile bugünün entegre tesislerinin ilk adımları atılır. Grup iştiraklerimizden TURK PLAST Sağlık Ürünleri Firmamızda bugün 337 adet plastik sarf bileşen ve tıbbi cihaz statülü üretimler devam etmekte ve sektörün gelişen ve değişen ihtiyaçlarına yönelik hizmetlerimiz sürmektedir.

Gelişen süreçte sağlık sektörünün önemli bir parçası olan tıbbi sarf malzemeleri üretimi ile birlikte sağlık sektörünün ihtiyaçlarını yakinen tespit etme şansına sahip olunmuş ve 2009 senesi itibarı ile tıbbi beşeri ilaç üretim alanında da yatırımlara başlanmıştır. Sağlık sektörünün en temel ihtiyaçları arasında bulunan paranteral solüsyonların Türkiye’de bir elin beş parmağını geçmeyen sayıda üreticisi arasında yer alan TURK İlaç bugün 120 milyon torba / yıl kapasite ile Türkiye’nin en büyük kapasiteli serum üreticisi haline gelmiştir. Üretimini gerçekleştirmekte olduğumuz paranteral solüsyonlar için TURK İlaç, bugün Türkiye’de faaliyet gösteren yaklaşık 900 adet Kamu Hastanesinin tamamının ana tedarikçisi konumundadır. Temel tedavi gruplarında 40’tan fazla ilaç ruhsatına sahip olan TURK İlaç’ın AR-GE çalışmaları kapsamında ruhsatlandırma süreci devam eden 37 adet ruhsat başvurusu bulunmaktadır.

Genellikle yatan hasta, ayakta tedavi ve yoğun bakım tedavilerine yönelik ürün portföyümüz iç piyasada ihale grubu ürünler arasında yer almakta ve ihracatta da önemli bir pazar payına sahip olmaktadır. Büyük hacimli Paranteral solüsyonlar ile başlayan tıbbi beşeri ilaç üretimlerimiz farklı endikasyonları içeren hastalıkların tedavisinde uygulanan küçük hacimli solüsyonlarında eklenmesi ile geniş bir portföye sahip olmuştur.

Türk İlaç

Türkiye’de ilk yerli tetanos-difteri aşısını üreten TURK İlaç ve Serum Sanayi’nin ürünleri arasında neler yer almakta, ürünlerinizi tüketicilere ulaştırırken hangi misyon ve vizyondan ilham alıyorsunuz?

Aslında bu konu bizim her zaman için açıklığa kavuşturmak istediğimiz ve doğru anlaşılmasını istediğimiz önemli bir konu. TURK İlaç olarak aşılarla tanışıklığımız 2010 yıllarında Sağlık Bakanlığı o zamanın Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bugünün Halk Sağlığı Kurumu aşı talepleri ile başlar. Bilindiği üzere her ülkenin kendi ihtiyaçlarına göre belirlediği Ulusal Aşı takvimi bulunmaktadır. Bugün suştan yani bakteriden başlayarak bitmiş ürüne kadar tüm üretim proseslerinin TURK İlaç aşı üretim tesislerinde gerçekleştirildiği difteri tetanoz aşısı da bu aşı
takvimi içerisinde yer alan önemli bir aşıdır Dünya Sağlık Örgütü onaylı, Avrupa menşeili tedarikçiden alınan teknoloji transferi ile tüm aşamalarının ülkemizde gerçekleştirildiği ve bu aşı özelinde
stratejik olarak ta dışa bağımlılığı her yönüyle ortadan kaldırmış, gerek başarılı bir teknoloji transferinde ilk, gerekse Türkiye’de imal aşı ruhsatlandırılması bakımından şu ana kadar imal ruhsatı almış tek ve Ulusal Otoritemizden serbest satış sertifikası almış ilk yerli aşıdır.

Difteri tetanoz aşısı üretimi ilk aşamasından itibaren ülkemizde üretilen ve tüm onay süreçlerini tamamlamış ilk yerli milli aşıdır. Misyonumuz en başından beri söz konusu insan sağlığı yahut devletimizin ihtiyacı ise biz hiçbir ticari kaygıya kapılmaksızın her zaman devletimizin çözüm ortağı olarak yerimizi almak isteriz. Aşı konusunda edindiğimiz tecrübeleri, teknolojik olarak çok
daha ileri seviyede aşıların üretimi için ortaya koymak, hali hazırda sadece dolumunu ülkemizde gerçekleştirdiğimiz aşılarında sıfırdan başlayarak tüm üretimlerini ülkemizde gerçekleştirmek üzere çalışıyoruz.

Yine ulusal Bağışıklama programı için önem arz eden Hepatit A ve Hepatit B aşıları, BCG aşısı ve devam eden süreçte 6 lı karma aşı çalışmaları hızla devam eden projelerimiz arasındadır.
Geçtiğimiz yıl Rus şirketi Chromis ile kovid-19’a karşı kullanılacak olan ilacın satış ve üretimi için çerçeve anlaşma imzalayan TURK İlaç ve Serum Sanayi elde ettiği bu başarısıyla kurumsal değerini de yükseltti.

Yatırımınızın son durumu hakkında bilgi verir misiniz?

Aslında TURK İlaç olarak pandemi sürecinde sadece Rusya ile değil çalışmalarına güven duyduğumuz ve acil kullanım müsaadesi alan tüm dünya üreticileri ile müzakerelerde bulundu ve neticesinde Rusya Yatırım Fonu iştiraklerinden ChemRAR & Chromis Firması ile sadece covid aşısı için değil, covid tedavi protokolünde önemli bir yer tutan Avifavir isimli ürünü için de sözleşme imzalandı. Sözleşmeler geçerliliğini sürdürmekte ve ruhsatlandırma süreçleri devam etmektedir. Ancak malum Rusya-Ukrayna savaşı neticesinde elbette süreçler askıya alınmış oldu.

TURK İlaç büyük bir başarı ile 2021 yılı Mart ayında halka arz oldu. Tabi ki bir şirketin halka arz kararı aldıktan sonra ki çalışmaları onay süreçleri çok kısa bir zaman diliminde gerçekleştirilemeyen meşakkatli bir süreçtir ve biz yönetim olarak bu kararı aldığımızda pandemi dünyanın gündeminde dahi değildi. Dolayısı ile halka arz sürecimizde, yaşanan pandemi sürecinin de doğal getirisi neticesinde hisse değerinde bir yükseliş yaşandı. Dolayısı ile yükselişin ardından gelen hisse değerindeki düşüş bir düşüş gibi görünse de aslında hem tüm dünya da gelişen ve değişen ekonomik süreçlerin bir yansıması hem de piyasadaki yerini ve değerini bulması ile ilintiliydi. Bugünkü hisse değerimiz rakamsal olarak düşük algılansa da halka arz edilen fiyatın iki katı üzerindedir. Tüm endekslerin baş aşağı geldiği bir dönemde dahi piyasadaki arz talep döngüsü bu dengeyi koruyabilmiştir.

Kadın çalışanlara verdiği önemle de ön plana çıkan TURK İlaç ve Serum Sanayi’nin kadın istihdam politikalarından bahseder misiniz?

Bugün Battal Holding 1000 kişiyi aşkın bir istihdamın sorumluluğunu taşımaktadır. Çalışan sayımızda kadın, erkek dengesine baktığımızda hem mavi yaka hem de beyaz yaka olmak üzere neredeyse yüzde 50 oranında eşitlik dikkat çekicidir. Bu da aslında Kurum olarak kadın istihdamına verdiğimiz değerin en önemli göstergesidir bence. Aslında konu kadın erkek ayrımı oluşturmaksızın tamamen işletmenin ihtiyaç duyduğu nitelik ve niceliklere göre istihdam oluşturulmasıyla da ilgilidir. Ama şunu da söylemeden edemeyeceğim ki bizim kadın çalışanlarımızın çoğu anne olmadan önce bizimle çalışmaya başlamışlardır ve hamilelik süreçlerinde iş kaybına yönelik hiçbir kaygı yaşamaksızın huzurlu bir dönem geçirir ve anne olarak işlerinin başına dönerler. Bu belki olması gereken gibi görünse de günümüz şartlarında bir çok işletme için ayrıcalıklı bir husus haline gelmiştir.

Pandemi sürecinde gerek istihdam gerekse pazarlama stratejilerinizde ne gibi değişiklikler gerçekleştirerek ayakta kalmayı başardınız?

Açıkça ifade etmek gerekirse, her ne yapıyorsak yapmaya devam ederek, mevcut istihdamımızdan vazgeçmeyerek, elbette daha efektif maliyetlerde üretim yapmaya çalışarak ve işletme sermayemizin de gücü ile ayakta kalabildik. Tıbbı sarf üretimlerimize gelen ihracat taleplerinin de bu sürecimize olumlu yönde katkısı oldu tabiki. İş dünyasında kadın istihdamının her geçen gün arttığını baz alırsak gelecekte kadınların tasarladığı bir dünyanın şekilleneceğini söylemek hiç de yanlış olmayacak.

Bu kapsamda iş dünyasında yer alan ve yönlendiren kadın yöneticilerden biri olan TURK İlaç ve Serum Sanayi Yönetim Kurulu Üyesi ve Başkan Yardımcısı Berna Sezer’i tanıyabilir miyiz?

Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz düsturu ile yetiştirildim. Ülkemiz gereksinimleri ile ilgili her konuda büyük bir özveri ile çalışmayı, ülkemize olan inancımızı hiçbir zaman yitirmemeyi ve içerisinde bulunduğumuz koşul ne olursa olsun bizi umutsuzluğa itmesine izin vermemeyi ve her şart altında elimizden gelenin en iyisini yapmayı ve yaptırmayı görev edindim. İki çocuk annesiyim. Çalışma hayatını yaşamımın büyük bir parçası olarak kabul etmiş, çalışırken mutlu olan ve her koşulda kendimin en iyi versiyonuna ulaşmayı hedefleyen bir yapım var. Ve sorumluluk aldığım her işte bir Osmanlı Torunu ve Cumhuriyet Kadını olduğumuz gerçeği ile hareket ederim.

Berna Sezer

Geleceğin iş dünyasını nasıl tanımlıyorsunuz ve geleceğe yön verecek yeni kadın yönetici adaylarına ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Geleceğin iş dünyasında her platformda yer alacak kadın yöneticilerin sayısının her geçen gün bir mecburiyet olarak değil bir gereksinim olduğu bilinci ile artarak devam edeceğini biliyorum. Genç arkadaşlarımıza adaletli ve hak kavramları ile özdeşleşmiş bir yönetim şeklinin esas olduğu, kadın olmanın getirdiği merhamet duygusunun yönetim ilkelerine ters düşmediği, kariyerlerinin mümkün olan en erken evresinde egolarını terk etmeyi başarabildikleri ve krizle başa çıkabilmek için en doğru yolun olaya dışardan bakılması gerektiğini hatırlamalarını tavsiye ediyorum. Bütün bunları yaparken yarınımızın geleceği çocuklarımızı yetiştirmenin bir kadının asli görevi olduğunu da asla unutmamalarını temenni ediyorum.

Afrika kıtasında gerçekleştireceğiniz yatırımlar ulusal medyaya yansımıştı. Bu yatırımlar ilgili gelişmeler ve son durum hakkında bilgi verebilir misiniz?

Afrika bizim Türk kalitesini ve ürünlerini önemsiyor. Tüm ekipmanlarımız ve teknolojimiz ile birlikte Afrika kıtasına yatırımlarımızı devam ettiriyoruz. O bölge de yatırım yapmamızın iki sebebi var. Birincisi serum çok havaleli ve likit olması sebebiyle, üretildiği yerde tüketilmesi daha mantıklı. İkincisi ise o bölgede yatırımları bulunan Çin ve Hindistan şirketleri ile maliyet anlamında (navlun vs.) rekabet etme gücümüzü artırma isteğimiz. Özellikle bizim gibi ürettiği tüm ürünlerin, tamamlayıcı sarf ürünlerini de üretebilecek teknolojiye sahip firmalar Çin ve Hindistan ile rekabet edebilir. Yoksa ki sarf ve yan ürünleri ithal ediyorsanız rekabet şansınız kalmıyor.

Afrika da stratejik her ülkede yaklaşık 25-30 milyon euro civarında yatırım yapmayı düşünüyoruz. Cezayir’de çalışmalara başladık. Benin ve Togo’da anlaşmalar imzalandı. Diğer Afrika ülkelerinde de pazar araştırmalarımız devam ediyor.

Pek duyulmamış olan Afrika ülkesi Lesotho’ da da yatırımlarımız devam ediyor. Bizim üretimimizde su kalitesi çok önemlidir. Dünyada dağlardan gelen en kaliteli su Lesotho’ da. Suyu damara enjekte etmek çok ciddi bir proses. Başlangıcınız ham suyunuz temizse çok daha düzgün sonuçlar ortaya çıkıyor. Lesotho’ da kıtalar arası anlaşmalardan dolayı bir takım yatırım avantajları var. Lesotho serbest bölge de farma alanında biz ilk olacağız. Bizim orada yapmış olacağımız yatırım diğer yatırım yapmak isteyen şirketler için model olmuş olacak.

Holding bünyesinde farklı iş kollarına yatırımlar olacak mı?

Mevcutta, ambalaj, oluklu mukavva, plastik vb. sektörlere yatırımlarımız mevcut. Uzmanlaşmış olduğumuz sektörde rekabet kabiliyetlerimizi ve maliyetlerimizi düşürmek amaçlı yatırımlarımız devam ediyor.

Şirket büyüklüğünün ve potansiyelinin bilançolara henüz tam olarak yansımadığını görmekteyiz. Türk İlaç’ın hasılat ve karlılık artışını daha çok hangi dönemlerde görmeye başlayacağız?

Hizmet verdiğimiz sektör diğer sektörlerden biraz farklı. Piyasaya yeni süreceğimiz ürünlerin ruhsatlandırma süreleri zaman alabiliyor. Orta ve uzun vade de Türk İlaç firması istikrarlı olarak büyüyecektir. Ruhsatlandırma süreleri 3,5 – 4 yıl sürebiliyor. Global sorumluluklarımız, Türkiye’ye karşı sorumluluklarımız ve yatırımcılara olan sorumluluklarımızın bilincinde olarak sağlam ve emin adımlarla yatırımlarımızı sürdürerek karlılığımızı sürekli üzerine koyarak artırmayı planlıyoruz.

Kamu hastanelerinin ana tedarikçisiyiz. Türkiye’nin %80 serum ihtiyacını DMO (Devlet Malzeme Ofisi) aracılığı ile tek başımıza biz tedarik ediyoruz. Stratejik üretici olduğumuz için karlılığın düşük olduğu ürünleri, devletimize ve milletimize olan sorumluluklarımızdan ötürü üretmiyoruz demek gibi bir lüksümüz yok. Karlılığımızı yükseltmek için ihracat odaklı girişimlerimiz var. İlerleyen dönemlerde ihracatın etkisi ile karlılığımızın arttığını yatırımcılarımız görecektir.

Pandemi süreci ile birlikte aşı ve sağlık sektöründeki büyümeler göz önüne alındığında, şirkete gelebilecek yabancı ortaklık tekliflerine karşı şirket yetkililerinin bakış açıları nedir?

Hitap ettiğimiz sektörün ülke adına stratejik bir sektör oluşundan dolayı yabancı ortaklık yerine devletin bilgi, birikim ve tecrübelerimize ortak olmasını tercih ediyoruz. Yabancı fonlar yerine, ülkemizin Varlık Fonu gibi bir fonun ortaklığını tercih ederiz.

Yatırımcılar, karını kendileri ile paylaşan firmalara yatırım yapmayı genellikle tercih ederler. Web sitenizi incelediğimizde paydaşların memnuniyetine özen göstereceğinizi özellikle vurguladığınızı görmekteyiz. Türk İlaç firmasını düzenli temettü ödeyen, karını paydaşları ile paylaşan firmalar arasında görebilecek miyiz?

Sorunuzun içeriğinde olduğu gibi paydaşlarımızın memnuniyetini önemsiyoruz. Yatırımlarımızı yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Yatırımlarımızın meyvelerini yatırımcılarımız ile paylaşmak şirket politikalarımız arasında. Bu kapsamda elbette biz de temettü ödeyen karını paydaşları ile paylaşan firmalar arasında olacağız.

Turk İlaç Hissesine Ait Oran, Fiyat ve Grafikleri Görmek İçin TIKLAYIN